Yaratıcılık dendiği zaman da aklınızda ne canlanıyor? Bir çoğumuzun akıllarında güzel tablolar, bazen de kulağımıza hoş gelen bir müzik, zarif ve estetik bir şekilde yapılan danslar ve bunun gibi sanat dalları gelmektedir. Sizce sanat dalları dediğimiz zaman sadece bunlardan mı ibaret? Evde, iş hayatınızda, okulda bunların yanında günlük hayatımızda ki problemler için de yaratıcılığımızı kullanırız.
TDK’de (Türk Dil Kurumu) kelime anlamlarından birisi herkeste var olduğu kabul edilmiş, bir şeyleri yaratmaya iten farazi yatkınlık. Yaratıcı fikirlerin olmadığını ya da fikirlerini daha da geliştiremeyeceğini düşünüyorsan çok yanılıyorsun. Nedeni ise yaratıcılık doğuştan %30 geliyorken kalan %70 ise sonradan gelişir.
Yaratıcılık Doğuştan Geliyor mu?
Önceden yan yana getirilmemiş olan şeyleri bir arada toplamak için çok farklı seçenekler vardır. Müzik bestecilerinin müzikleri baştan yaratmamış, daha önceden var olup bir araya gelmemiş notaları bir arada toplayarak ortaya çıkmış olan besteler bu dünyada ki eşsiz melodilerdir.
Peki bu nasıl oldu, nasıl ortaya çıkarıldı diye düşündüğünüz her şeyin aslında daha önceden var olduğunu ancak parçaların birleştirilerek ortaya çıkmışlardır. Örnek verelim; ateş keşfedildikten sonra ateş yakabilmek için zaten dünyada var olan bambu ağacından yapılmış olan tüpler içinde bulunan havayı sıkıştırıp alev ve ısı üreten ateş pistonları, Endonezya, Filipinler, Güneydoğu Asya’da kullanılmaya başlandı.
Sonrasında ise bunlardan bağımsız bir şekilde Avrupa’da metalden oluşan bir ateş pistonu geliştirildi. Her ikisi de aynı işlem için kullanılan araçların, farklı konumlarda, farklı şekilde, farklı şeyleri birbirlerine bağlayarak oluşturuluyor. Leo Burnett insanlığa şunu söyler; İlkem yaşamda bile yaratıcılık ön planlarda yer almış, bilimsel ve sanatsal alanlarda ki yaratıcılık insan uygarlığını geliştirmiş ve ilerletmiştir.
Çocuk ve Beyin
Beynimiz sol ve sağ taraf olmak üzere iki kısma ayrılır. Beynin sol kısmı mantıksal taraf olur. Sayılar ve kelimelerle ilgilenmektedir. Beynin sağ kısmı ise sezgisel kısım olmaktadır. Seslerle ve görsellerle ilgilenmektedir. Duygularımız, hislerimiz ve hayal gücümüz ön planda olur. Yetişkinler de beynin sol tarafı daha etkilidir.
Fikirlerimizden, duygularımızdan ve hayallerimizden bahsederken yargılanmaktan korkarız. Kulağa alışık gelmeyen fikirlerimizi etrafla paylaşırken çekiniyoruz. Beynimizin sol kısmı objektif ve genel kabul görmüş bilgiler içerdiği için çevreden tepki alıp dışlanmamak için o tarafa odaklanıp beynimizin sağ kısmını yani yaratıcılığımızı geri plana atıyoruz.
Bu durum yetişkinlere göre çocuklarda daha farklıdır. Çocuklar yetişkinlere nazaran daha da cesurdur. Araştırmacı George Land tarafından yapılmış olan çalışmada, çocuklar dünyaya yaratıcılığı ile gelirken, büyüdükçe bu yaratıcılıklarını kaybederler. Çocuklar yaşları ilerledikçe hata yapmaktan, dışlanmaktan, eleştiri almaktan, saçmalamaktan, diğerlerinden farklı olmaktan korkmaktadır.
Bu nedenle kendilerini daha güvende hissedebilmek için yaratıcılıklarını bir kenara bırakırlar ve tamamen mantığa dayanarak hareket ederler. Çocukluğumuzda sahip olduğumuz yaratıcılığımızı yaşımız ilerledikçe arka planlara atmış olsak da sizlere güzel bir haberim olacak. Yaratıcılığınızı yeniden kendinize hatırlatabilirsiniz.
Kendinize Yeniden Hatırlatabilmeniz İçin Tavsiyeler
Beyninizin sağ kısmını harekete geçirmeniz gerekmektedir. Beynin sağ tarafı daha sezgisel olduğu için sağ tarafın gelişecek olması sezgileriniz de gelişmesi demektir. Empati kurma yeteneğiniz artacak. Hayal gücünüz de gelişecek ve böylece yaratıcılığınız da artmış olacak.
Beynimiz hep alışık olduğu yoldan ilerler. Konfor alanını bırakmak, risk almak istemez. Bir yere giderken hep aynı yoldan ilerleriz, yemek yerken her zaman aynı yere otururuz, dişlerimizi fırçalarken hep aynı elimizi kullanırız. Yaşlarımız ilerledikçe hayatımıza yeni arkadaşlar almayız. Yaratıcılığımızı canlı tutabilmek için zihnimiz yeniliklere açık olmalıdır. Bu sebeple;
Günlük rutinimizi terk edip her zaman yaptığımız şeyleri farklı şekillerde uygulamamız gerekir. Hep aynı yoldan yürümek, yemek masasında hep aynı yerde oturmak, dillerimiz aynı elimizle fırçalamak bizleri tembelleştirir. Her zaman sağ elinizi kullanıyorsanız eğer artık sol elinizi kullanabilirsiniz.
- Farklılıklara açık olmalı, farklı insanlarla tanışmayı, farklı şeyler denemeyi bırakmayın.
- Yeniliklere mutlaka açık olun.
- Her biriniz farklı bakış açılarına ihtiyaç duyarız, farklı fikirlere açık olun.
- Yaratıcılık ve sevgi birbirine bağlıdır. Hoşlandığın alanda hobiler edinmek yaratıcılığı geliştirir.
- Müzik dinleyebilirsiniz, müzik ruhun gıdasıdır ve sağ beynimizi geliştirir.
- Üretken olmayı amaç haline getirmelisin.
- Bir çocuk gibi sorgulayıcı olun. Sorulara vereceğiniz cevaplar sizler farklı alanlara taşıyabilir. Saçmalamak serbest, saçmalık sizleri çok farklı yerlere götürür.
- Can sıkıntısından asla çekinip korkmayın.
Yaşamış olduğunuz çağda İnternet, sosyal medya, televizyonda çok fazla zaman harcıyoruz. Bu kalabalıkta beynimiz ne yazık ki odaklanma da zorluk çekiyor. Bu sıkıntı yaşadığımız anlarda yeni fikirler için düşünmek güzel olmaz mı? Beynimiz o sırada meşgul olmamış olacak, zihnimiz berrak ve yaratıcı olacak. Beyninizi meşgul eden etkenlerden uzaklaşarak yeni fikirler elde etmek güzel olur.
İhtiyacınız olan ilham tam da içimizde duruyor sadece kısa bir an sessizce o sese odaklanıp onu dinlemek gerekiyorsa. Kendinle zaman geçir, kendine zaman ayır. Asıl hazine içinizde saklı.